Yaşam Tarzınız Çocuk Sahibi Olma Şansınızı Belirliyor…

Yaşam Tarzınız Çocuk Sahibi Olma Şansınızı Belirliyor…

6 Mayıs 2021 Kapalı Yazar: Yuzde 100 Saglik

Sigara, üremenin baş düşmanı. Sigara kadında ve erkekte kısırlığa neden oluyor. Sigara içen kadınlarda kısırlık görülme ihtimali 10 kat daha fazla.

– Sigara içen çiftlerde tüp bebek başarısı da düşüyor.

– Aşırı şişmanlık kadar aşırı zayıflık da üremeye engel oluyor, normal kiloda olmak üreme şansını artırıyor.

– Düzensiz beslenme ve şok diyetler kısırlığa neden oluyor…

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Ege Üniversitesi Aile Planlaması – Infertilite Araştırma Ve  Uygulama  Merkezi Koordinatörü Prof. Dr. Erol Tavmergen, yaşam tarzı ve bireysel özelliklerdeki farklılıkların üreme sağlığı üzerine doğrudan etkiye sahip olduğunu belirtiyor.

Yaşam tarzına ilişkin faktörlerin üreme fonksiyonlarını etkilemesinin özellikle kadınların doğurganlık özelliklerinin ön planda olması ve bu etkilerin yalnızca kadınla sınırlı kalmayarak gelecek kuşaklara aktarılması nedeniyle önem kazandığına dikkat çekiyor.

Prof. Dr. Erol Tavmergen, yaşam tarzının; “ bir kişinin zamanını ne şekilde geçirdiği, aktiviteleri, bulunduğu çevredeki ilgi alanları, kendisi ve çevresindeki dünya ile ilgili görüşleri olarak tanımlanan, o kişiye ait özel yaşam biçimi” olarak tanımlandığını kaydetti.

Aynı alt kültür, aynı sosyal sınıf ve hatta aynı meslekten insanların yaşam tarzları birbirinden farklı olabildiğine işaret eden Tavmergen şunları söyledi;

“ Yaşam tarzı, kişinin sosyal sınıfı veya kişilik özelliklerinden daha fazlasını kapsayan, bir “bütün olarak” çevresi ile etkileşim halindeki insanı betimlemektedir. Sağlık ise, bireylerin yaşam tarzı içinde önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü yaşam tarzı sağlığı direk ya da endirekt olarak etkilemektedir. Olumlu yaşam tarzı sağlığı koruyup geliştirirken olumsuz yaşam tarzı ise sağlığı bozmaktadır. Bireyler kendi yaşam tarzını belirleyerek kendi sağlıklarının sorumluluklarını da üstlenmiş olacaklardır. “

Prof. Dr. Erol Tavmergen yaşam biçimi ve alışkanlıkların üreme sağlığına etkileri konusunda şu konulara dikkat çekiyor:

SİGARA

Sigaranın olumsuz etkileri üzerine yapılan bilimsel çalışmalar, sigara içiminin doğurganlık üzerinde olumsuz etkileri olduğunu ortaya koyuyor. Sigarada bulunan nikotin, yumurtalık hücrelerinin kadınlık hormonu salgılamasını azaltıyor ve yumurta hücrelerinde genetik anormallikler yaratıyor. Sigara içen kadınlarda infertilite olasılığı içmeyenlere göre yaklaşık 10 kat daha fazla. Günde bir paketten fazla sigara içen erkeklerin sperm sayısı ve hareketliliğinde azalma görülürken, sperm şekillerinde bozulmalar ortaya çıkıyor. Sigaranın erkekler üzerinde kısırlığa yol açtığı yapılan araştırmalarla da ortaya konuyor.Sigara Tüp bebek tedavisini olumsuz etkiliyor.
Tüp bebek tedavisi sırasında sigara içmeye devam eden kadınların döllenmede kullanılacak yumurta sayısı azalıyor. Sigara içmeye devam etmek gebelik ve doğum şansını olumsuz yönde etkiliyor ve düşük riskini artırıyor. Tüp bebek tedavisine başlamadan 2 ay önce sigarayı bırakmak gebelik şansını artırıyor. Her ne kadar uzun süreli sigara içilmesi kadın yumurta hücrelerinde kalıcı hasara neden olsa da, tedaviye başlamadan sigaranın bırakılması başarı şansını olumlu yönde etkilemektedir. Gebeliği süresince sigara kullanan kadınlarda, düşük yapma ve prematür bebek doğurma riski de artmaktadır.

OBEZİTE: 

Obezite sıklıkla uygun olmayan diyet ve egzersizin yetersizliği sonucu ortaya çıkmakta ve gebe kalma süresinde uzama ile sonuçlanabilmektedir. Obezite kadınlarda yumurtalık üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle, adet düzensizliği, adet görmeme, yumurtlama ile ilgili sorunlar, erkeklik hormon düzeylerinde artış, kız çocuklarında ilk âdetin erken olması, polikistik over sendromu, düşük riskinde artış, yardımcı üreme tekniklerinde düşük gebelik oranları gibi sorunlara neden olarak doğurganlık şansını düşürmektedir. Obez erkeklerde ise sperm sayısının azaldığı ve kalitesinin bozulduğu belirtilmektedir. 
Obezitenin yardımcı üreme teknikleri tedavisi üzerinde de olumsuz etkileri olduğu gösterilmiştir.

Fazla kilolar kadar aşırı zayıflığın da doğurganlık üzerinde olumsuz etkileri bulunmaktadır. Aynı zamanda kadınlarda zayıflığın gebelikte bebekte gelişim geriliği ve gebelik kayıpları ile ilişkili olduğu görülmüştür. 

BESLENME:

Uygun bileşimleri ve yeterli kaloriyi içeren sağlıklı bir diyetin tüketilmesi; fiziksel ve psikolojik sağlığın optimum düzeyde sürdürülmesi ve üreme fonksiyonlarının devam ettirilmesi için gereklidir. Kısırlık ile beslenme arasındaki ilişkiyi netleştirmek için bir beslenme kontrol listesi değerlendirilmelidir. Eğer bu beslenme kontrol listesinde birçok faktöre sahipseniz kısır olma riskiniz artmaktadır.

Beslenme kontrol listesi neleri içeriyor:
   1. Çok zayıf veya şişmanlığa sahipseniz
   2. Yemek yeme davranış bozukluğuna sahipseniz
   3. Vejetaryen iseniz
   4. Besin gruplarından en az bir grubu beslenmenizden elimine ediyorsanız
   5. Aşırı egzersiz yapıyorsanız
   6. Öğün atlıyorsanız
   7. Çok fazla stresli bir hayata sahipseniz
   8. Popüler diyetleri sık uyguluyor ve aşırı kilo verip yeniden fazlasını alıyorsanız, kısırlık görülme riskiniz fazla olmaktadır.

DÜŞÜK KALORİLİ BESLENMEK KISIRLIK İÇİN RİSK FAKTÖRÜ

Prof. Dr. Erol Tavmergen’in verdiği bilgiye göre; özellikle erkeklerin düşük kalorili beslendiklerinde seks yapma yeteneklerinde azalma, sperm hareketliliğinde ise düşüklük olduğu yönünde çalışmalar bulunmaktadır. Özellikle popüler diyetlerde birçok besin grubunun diyetten çıkarılmasının bu fiziksel oluşumu yapabileceği yönünde bilim uzmanları ortak görüş belirtmektedirler. Kalitesiz kilo kaybı ile erkeklerde testosteron kadınlarda östrojen hormonu düzeyinde düşüklük olurken, erkeklerde kilo vermeye bağlı sperm sayısında ve kalitesinde önemli oranda düşüklük görülmektedir.

EGZERSİZ:

Düzenli egzersiz programları, fiziksel olarak zindelik kazandırmasının yanı sıra fiziksel ve ruhsal açıdan kendini iyi hissetmeye de neden olmaktadır. Egzersiz, insüline duyarlılığını arttırarak yumurtalık fonksiyonu ve gebe kalma şansını arttırmaktadır. Obez ve infertil kadınlarla yapılan bir çalışmada; kilo vermenin, fiziksel zindeliği geliştirmenin ve psikolojik iyi olma halinin ovulasyon ve gebelik oranlarını artırdığı belirlenmiştir. Öte yandan, aşırı egzersiz özellikle kadınlarda FSH (foliküle stimule edici hormon), LH (lutein hormon) ve östrojen düzeyinde azalmaya neden olurken, erkeklerde testosteron düzeyinde baskılayarak sperm üretimini azaltmaktadır.

STRES:

Psikolojik stresin hem erkek hem de kadınlarda nedeni belirlenemeyen infertilite kaynağı olabileceği belirtilmektedir. Stres, kadının üreme performansını merkezi sinir sistemi, endokrin ve immün sistemi etkileyerek azaltabilir. Stresin yüksek olduğu sikluslarda gebelik oranlarında azalma olabilmektedir. Stresin toplanan yumurta sayısını ve gebelik oranı azalttığı gösterilmiştir. Yumurta toplama ve embriyo transferi gibi stresli anlarda, adrenalin düzeyi fazla olan kişilerde gebelik oranının azaldığı ve gevşeme/stresle baş etme programlarının gebelik oranlarını yükselttiği şeklinde araştırma sonuçları mevcuttur. 

KAFEİN TÜKETİMİ:

Kafeinin fertilite üzerine etkisi son zamanlarda çok araştırılan konulardan biridir ancak sonuçları tartışmalıdır. Normal, sağlıklı bir yetişkinde orta düzeyde kafein alımının risk oluşturmadığı belirtilmektedir. Ancak, doğurgan çağdaki kadınlar risk grubunda kabul edilmekte ve günde 7 fincan ve daha fazla kahve ya da çay tüketiminin doğurganlığı olumsuz etkilediği bildirilmektedir. 

Kafein tüketimi (kahve, çay, alkolsüz içkiler, çikolata) gebe kalma süresini uzatmaktadır. Avrupa’nın beş ülkesinde yürütülen çok merkezli bir çalışmada günde 500 mg’dan fazla kafein tüketen kadınlarda üreme yetersizliği riskinin arttığı belirlenmiştir.

ALKOL TÜKETİMİ:

Mekanizması kesin olarak bilinmemekle birlikte haftada 7-8 bardak alkolün doğurganlığı belirgin şekilde azalttığı, hatta haftada bir bardak alkol alındığında bile alkol içmeyenlere göre döllenme şansının azaldığı bildirilmiştir. Yapılan bir araştırmada haftada 1-5 bardak alkolün fertiliteyi %100’den % 61’e, haftada 10 bardak ve üzeri alkol tüketiminin ise doğurganlığı %34’e düşürdüğü tespit edilmiştir. Ayrıca alkolün düşük riskini arttırdığı düşünülmektedir. 

ÇEVRESEL TOKSİNLER:

Kimyasal maddelerin çoğunluğu günlük yaşamımızda kullanılmakla birlikte bunlardan çok azının üreme sağlığına olan etkileri konusunda bilgi sahibiyiz. Çevresel toksinler ve kimyasal maddeler fertileyi olumsuz etkilemektedir. Örneğin; radyasyonun kadın ve erkek üremesi üzerine olan olumsuz etkileri insanların yanı sıra birçok hayvan türü içinde ortaya konmuştur.  Çevremizde sıklıkla bulunan birçok kimyasal maddenin doğurganlık, gebelik kayıpları ve kusurlu bebek doğurma ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Pestisit (tarım zehiri) ve solventlere (temizlik ve yağ çözücü maddeler, boya ve boya çıkarıcılar, yapıştırıcılar ve kozmetikler vb maddelerde bulunur) maruz kalmanın sperm sayısını azalttığı belirtilmektedir.

CEP TELEFONLARI: 

Cep telefonları günlük yaşamımızın vazgeçilmez cihazları haline gelmiştir. Cep telefonlarındaki elektromanyetik dalgalar 3 mekanizma ile üreme fonksiyonunu etkilemektedir;

1-elektromanyetik dalgaların spesifik etkisi,

2- termal moleküler etkisi

3–her iki maddenin kombinasyonudur.

Diz üstündeki bilgisayarın, oldukça yakın olduğu yumurtalık ısısını artırarak, sperm hareketini bozduğu belirlenmiş ve hatta bazı vakalarda yumurtalıklarda yanıklar bile bildirilmiştir.
Teknolojiden vazgeçilemeyeceğine göre bunların zararlı etkilerinden korunmak için önlemler alınmalıdır. Dizüstü bilgisayarı mümkün olduğunca masa üstünde kullanılmalı. Kablosuz yerine kablolu internet tercih edilmeli. Cep telefonunu ön ve arka cepte değil, ceket cebi ya da çantada taşınmalıdır.

CİNSEL YOLLA BULAŞAN ENFEKSİYONLAR
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, tüplerde yapışıklıklara neden olarak infertiliteye yol açabilir. Hazneyi yıkama (vaginal duş) alışkanlığının da enfeksiyon, dış gebelik ve infertiliteye neden olabildiği gösterilmiştir.

YAŞAM TARZINIZA DİKKAT EDİN, ÜREME ŞANSINIZI ARTIRIN

Prof. Dr. Erol Tavmergen, doğurgan çağdaki kadın ve erkeklerde doğurganlığı olumsuz etkileyen birçok değiştirilebilir davranışsal risk faktörleri bulunduğuna dikkat çekti. Pek çok kadın ve erkek,  bu risklerin farkında olmayabilir ya da yanlış bilgi sahibi olabilir. Çiftler, sigarayı bırakma, alkol içmeme, kafeini azaltma, stresle başa çıkma, kilo verme gibi önlemlerle tedavi sonucunu olumlu yönde etkileyebilir. 

Sonuç olarak, yaşam tarzının üreme performansı üzerine olumsuz etkilerine dair oldukça fazla kanıt bulunmaktadır. Ancak bireyleri yaşam tarzını değiştirmeye yönlendirmek oldukça zor ve uğraştırıcı bir süreçtir.