Diyaliz Hastaları Dikkat! Sigara İçmeyin, İçiyorsanız Hemen Bırakın!

Diyaliz Hastaları Dikkat! Sigara İçmeyin, İçiyorsanız Hemen Bırakın!

30 Nisan 2021 Kapalı Yazar: admin

Sigara kullanımı şekere bağlı risk oranını yükselttiği gibi, böbrek hastalığının direkt sebebi olmasa da en önemli ama zararlılarından. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Bali, sürekli olarak ağrı kesici kullananların da böbrek yetmezliği riski taşıdığını söyledi.

Prof Dr. Musa Bali’nin verdiği bilgiye göre, böbrek yetmezliği çok sinsi ilerliyor. Ancak idrar ve kanda yapılacak testlerle hastalık erken safhalarda yakalanabiliyor. Şeker ve yüksek tansiyon hastaları, böbreklerini mutlaka kontrolden geçirtmeleri gerekiyor.

Böbrek, en hayati organlardan biri, vücuttaki her türlü zararlı madde buradan ve karaciğerle dışarı atılıyor. Türkiye’deki yetişkinlerin yüzde 16’sı bu hastalığın bir evresini yaşıyor. Organ yetmezliği içindeki böbrek yetmezliği yaşayan hasta sayısı ise 60 binin üzerinde. Buna yılda yaklaşık yüzde 12 yeni hasta ekleniyor. Kişilerin yüzde 50-60’ı, bu sinsi hastalığa yakalandıklarını yetmezlik kapıyı çaldığında öğreniyor, aslında bazı bilgileri dikkate alıp uyanık davranarak erken teşhis mümkün.

Prof. Dr. Musa Bali:  “Şeker ve tansiyon hastaları, sürekli taş düşürenler, devamlı ağrı kesici kullananlar, ailesinde böbrek hastalığı olanlar, bir de 65 yaş grubu yüksek risk altında.” diyor.

Prof. Dr. Bali diyalizdekilerin yaklaşık yüzde 33’ünün şeker, yüzde 27’sinin ise hipertansiyon hastası olduğuna dikkat çekiyor. Bali bu hastaların yılda en az bir defa nefroloji uzmanına gidip idrar ve kan kontrollerini yaptırmalarını öneriyor.

Prof. Dr. Bali ,börek yetmezliği ile ilgili şunları söyledi; “ Böbrek yetmezliği erken döneminde belirti vermiyor. Taş olayı farklı, erken dönemde ağrısıyla dikkati çekiyor. Kronik böbrek yetmezliği belirtisi yok ama. Bozukluğu klinik değil, laboratuvar bulgularıyla anlıyoruz. İdrar analizi. İdrarda protein tayini; kanda da, kreatinin dediğimiz süzme fonksiyonunun değerlendirildiği maddenin ölçülmesi önem taşıyor. Bu iki ölçüm böbrek sağlığı konusunda çok önemli bilgiler veriyor”

Sigara kullanımı şekere bağlı risk oranını yükseltiyor. Sigara böbrek hastalığının direkt sebebi değil ama zararlı. Mevcut hastalığı hızlandırıyor. Böbrek, kan hacminin ve tansiyonun ayarlanmasında birinci derecede sorumlu. Böbrek hastalandığında vücut sıvılarının kan volumünün düzeni bozuluyor. Nedeni belirli ya da belirsiz tüm tansiyon hastalıklarında böbrek işin merkezinde; bu hastalığın ortaya çıkmasında, devamında, hızlanmasında aktif rol oynuyor. Yüksek tansiyon özellikle birtakım organları hedef alıyor. Beyni, kalbi, büyük damarları, böbreği… Böbreğin büyük damarlarında hasar meydana getiriyor. Daraltıp zarar veriyor. Küçük damarlarını kalınlaştırıp daraltıyor. Kanlanmayı bozarak böbreğin fonksiyonlarını azaltıyor.

Böbrek hastalarında ilaç kullanımı çok dikkatli planlanmalı

Böbrek vücudu bir yandan metabolizmanın ürettiği atıklardan, diğer taraftan da dışarıdan alınan ilaç ve benzeri kimyasalların atıklarından temizliyor. Pek çok maddenin, özellikle suda eriyen ilaçların, kimyasalların ve yan ürünlerin atıldığı tek organ. İlaç tümüyle böbrekten atılıyor ve elimine ediliyorsa o ilacın böbrek hastasında kullanımında çok özen gösterilmeli. Vücuttaki zararlı maddelerin uzaklaştırıldığı, elemine edildiği iki organ var. Suda eriyen kimyasallar böbrekten, yağda eriyen pek çok ilaç ve ilaç hammaddeleri de karaciğer yoluyla atılıyor. Yağda eriyen ilaçlar da karaciğer hastalarında daha dikkatli kullanılmalı.

Şeker tedavisinde diyeti bir kenara bırakırsak; ilaçlar iki tiptir.

–Ağızdan alınan “oral anti diyabetikler.”

–İkincisi insülin ve türevleri. Anti diyabetiklerin bir kısmı böbrekten atılıyor. Böbrek yetmezliği hastalarında bu ilaçlar sıkıntı oluşturuyor.

Şeker, tansiyon hastalığı gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar  böbreği etkiliyor.

–Böbrek üzerinden atılan ilaçlara azami dikkat edilmeli,  örneğin doz araları açılabilir.

–Böbrek hastalarında ilaçların atıldığı organlar saptanmalı, ilaç kullanımı buna göre düzenlenmeli.

–İlaç bilinçli tüketilmeli. Neye yaradığını bilmek kadar, hangi yollarla vücuttan atıldığı da önemli. Diğer ilaçlarla uyumu da değerlendirilmeli.  

Böbrek hastalarının yaşam kalitesini artıran tedavi; “ diyaliz” !..

Diyaliz nedir?

Diyaliz, böbrek yetmezliği olan insanlarda, vücutta birikmiş olan fazla sıvı ve atık maddelerin yarı geçirgen bir membran (zar) aracılığıyla temizlenmesi işlemine denilmektedir.

Hangi hastalara diyaliz tedavisi gereklidir?

1- Böbrek fonksiyonlarının % 80 – 90’nı kaybetmiş hastalarda

2- Böbrek yetmezliğine bağlı tedavisi önlenemeyen kusmalarda

3- Tedaviye cevapsız sıvı fazlalığında

4- Böbrek yetmezliğine bağlı kanama eğilimi olanlarda

5- Böbrek yetmezliğine bağlı bilinç bulanıklığı olanlarda

6- Böbrek yetmezliğine bağlı perikardit olanlarda

Hemodiyaliz uygulamadan önce bir hazırlık aşaması vardır. Hasta kanını alıp makineye vermek için büyük bir damar yolu gereklidir. Bu amaçla hastanın atardamarı ve toplardamarı cerrahi olarak birleştirilir. Buna Arterio-Venöz Fistül denir. Ancak acil şartlarda diyaliz uygulanacaksa damar içi kateterizasyon uygulanır.

Diyaliz tedavi türleri:

İki tür diyaliz tedavisi vardır:

1- Hemodiyaliz

2- Periton diyalizi

Hemodiyaliz nedir?

Hemodiyaliz özel bir membran ile hastanın kanının makineler aracılığı ile temizlenmesi işlemidir. hemodiyaliz işleminin gerçekleşmesi için yeterli kan akımı sağlanmalı, bir membran ve hemodiyaliz makinesi sağlanmalıdır. Yeterli kan akımının sağlanması için hastanın atar ve toplar damarı arasında bir pencere ( arteriyovenöz fistül ) yaratılmalı veya hastanın büyük bir toplar damarına geçici kateter konmalıdır.

Hemodiyaliz tedavisi hastanın böbrek yetmezliğinin şiddetine, yaptığı idrar miktarına bağlı olmak üzere haftada 2 – 3 kez 4 – 6 saat süre ile uygulanır. Yetersiz hemodiyaliz tedavisi hastada hasara ve ölümlere yol açabilir. Hemodiyaliz tedavisi genellikle hastanede veya bir hemodiyaliz ünitesinde uygulanır. Ancak uygun makine ve ekipmanla evde de uygulanabilir. Türkiye’de yaklaşık 60 bin diyaliz hastası var ve bu hastaların çoğu hemodiyaliz tedavisi görmektedir.

Periton diyalizi nedir?

Periton karın boşluğunda bulunan organların etrafındaki zar için kullanılan tıbbi terimdir. Periton zarının (membran) insanlardaki yüzey alanı yaklaşık 2 m2’dir. Periton diyalizinde (hemodiyalizden farklı olarak özel bir membran yerine) periton membranı kullanılır. İlk kez 1923 yılında Ganter tarafından gerçekleştirilmiştir.

Hastanın vücut yapısına göre belirlenen özel solüsyon karın boşluğuna verilir. Vücuda verilen solüsyon 4-6 saat bekletildikten sonra yeni solüsyonla değiştirilir. Bu süre boyunca kanda bulunan üre ve fazla sıvı solüsyona geçer. Bu işlem hasta tarafından günde 4-5 kez yapılır.

Periton diyalizinin gerçekleşmesi için 3 teknik unsura gereksinim vardır:

1- Karına yerleştirilmiş kateter

2- Uygun diyaliz sıvısı

3- Kateter ve diyaliz sıvısı arasındaki bağlantı sistemi

Periton diyalizinin iyi yönleri nelerdir?

1- Hasta, periton diyalizi hemşiresi tarafından eğitimi verildikten sonra tedavisini kendi başına yapabilir, hastaneye bağımlılığı azalır.

2- Gıda ve sıvı alımı daha serbesttir.

3- Tansiyon kontrolü daha iyi sağlanabilmektedir.

4- Hemodiyalizde olduğu gibi kan kaybı görülmez.

5- Eğitimi basit ve süresi kısadır.

6- Kalp ve damar sistemine yüklenme az olduğundan, özellikle yaşlı hastalarda ve çocuklarda tercih edilen bir tedavi şeklidir.

7- Periton Diyalizi, hastanın günlük yaşantısına devamını sağlar. (okul, iş, seyahat, tatil)

Böbrek yetmezliğinden korunma yolları nelerdir?

1- Şeker hastalığında kan şeker düzeyinin kontrolü

2- Hipertansiyonda kan basıncı kontrolü

3- Enfeksiyonlar (çocuklarda boğaz enfeksiyonu akut romatizmal ateş hastalığı)

4- Böbrek fonksiyonunu bozabilen ilaç kullanımı

5- Böbrek yetmezliği geliştikten sonra enfeksiyonların kontrolü